DİĞER
“Piketty bu kitabında eşitsizliğin değil, eşitliğin tarihini anlatmak istediğini, çünkü nihayetinde çağdaş toplumların kapitalizme rağmen eşitlik yönünde evrildiğine inandığını söylüyor. Kuşkusuz, büyük çatışmalara, mücadelelere sahne olan, zikzaklar çizen bir evrim süreci bu. Şüphesiz, belirli bir iyimserliği öngörmesine rağmen, hiç kimseyi rahat ettirecek, hele rehavete sokacak bir tablo söz konusu değil.”
“Erdal Alova’nın ‘birinci çoğulu’ sadece gramatik bir kategoriye değil, aynı zamanda bu ‘biz’in içsel çoğulluğuna, düzleştirilmezliğine işaret ediyor. Destanın ve Sosyalist Gerçekçiliğin farklılaşmamış ‘halk’ (veya ‘sınıf’) düşüncesiyle Negri ve Hardt’ın ‘çokluk’u arasında bir yerde duruyor bu çoğulluk, ikincisine daha yakın."
Hayatta Kalanlar’ın yazarı Alex Schulman 'travmaların travması'nı anlatıyor: “Geçmişimdeki travmayı iyileştirebilmek için onu görmezden gelmeyi bırakmam gerekti.”
"Enzensberger’in 99 Vinyet’i ile Cemal Süreya’nın 99 Yüz’ü karşılaştırmalı olarak okunabilir. Yine de bir farktan söz etmek gerekir. Enzensberger belli bir problematikten hareketle yazıyor, dolayısıyla problemi gereği sadece yazarlara odaklanıyor."
"Murakami okurları onun motif ustalığını çok iyi bilirler. Konuları çok benzersiz olduğunda bile yakın motifler kullanır; bu adeta onun yazınsal imzasıdır. Örneğin öykü içinde farklı karakterlerin benzerlikleri ya da öykünün başında anlatılan bir zaman dilimine dönüş gibi teknikleri yazar, temasını daha belirgin kılmak için kullanabilir."
"Dünyaya ve insanlığa ilişkin büyük durumların, soruların içinden hareket eden bir yazar değil Boström. Minör bir alanda, sadelik ve yalınlıkla açıyor sorularını. Yazarın çağrışımlara açık, sezgilerini dinleyerek akan yazma stili kurduğu olayların akışında, kahramanlarında da hissediliyor. Yalnızca kahramanlar değil, yazar da kırılgan ve naif. Berrak, şeffaf, açık."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Hak mücadeleleri için daha önce yürütülen hukuk savaşı toplumsal bir bellek oluşturdu. Ancak insanların cinsiyeti, derisinin rengi, etnik kimliği yüzünden ayrımcılığa uğraması, şiddet görmesi yeryüzünden silinemedi, bilakis ırkçılık bugün de endişe verici şekilde insanlığın gündeminde olmaya devam ediyor."
"Tocqueville, modern temsili demokrasinin işlev bozukluklarının neden olacağı yeni despotizmlerin kaderimiz haline gelebileceğini gören ve ifade eden ilk modern siyasal düşünürdür. Trump iktidarı başta olmak üzere günümüz demokrasilerinde sıkça yaşanmakta olan popülist otoriterleşme eğilimleri Tocqueville’in öngörülerinin ne denli başarılı olduğunun kanıtı, ne yazık ki!"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.